Karakter boyutu :13 Punto15 Punto17 Punto19 Punto

Türkçeme Dokunmasınlar

Bazen bir çığlık atıp bağırasım geliyor.Caddede yürüyorum başımı kaldırıp şöyle bir baktığımda yabancı dilde ya da dillerde bir sürü tabelayla karşılaşıyorum.Ezan sesi duymas
01.01.1970 / 00:00


Bazen bir çığlık atıp bağırasım geliyor.Caddede yürüyorum başımı kaldırıp şöyle bir baktığımda yabancı dilde ya da dillerde bir sürü tabelayla karşılaşıyorum.Ezan sesi duymasam ay yıldızı görmesem başka memleketteyim diyeceğim.Onlarca tabela.Onların önlerinden geçen binlerce insan,binlerce çocuk,bir millet...Kahvehane ismi  şimdi oldu ‘’cafe’’,börek evi,gözleme evi gibi tamlamalardaki ev çöpe atıldı ‘’home’’  kullanılır oldu.Haksızlıkta etmeyelim şimdi.Allah razı olsun bir iki tane belki Türkçe tabela görebilirsiniz.Giriyorum o ‘’cafe’’lerden birine,yemeklerin ismi bile yabancı.Sonrada oturup ağlamak istiyorum.Korkarım yakında onun da yabancısını çıkarırılar.Nasıl bu kadar kirlettik Türkçemizi,nasıl bu kadar uzaklaştık kendimizden? Kaşgarlı Mahmut geliyor aklıma,Karamanoğlu Mehmet Bey…Yunus’un şiirleri dolanıyor dilime,duru ve sade…Aşıkların koşmalarını duyuyorum sanki bir an.Bir türkünün dilinin neşesi okşuyor kalbimi.Tam bunların hülyasına dalmışken,Atam Bilge Kağan’ın sesiyle uyanıyorum :



‘’Titre ve kendine dön.’’



 Dönüyorum günümüze.Yüreğim yanıyor.İçimde çok büyük bir özlem duyuyorum.Türkçe, parmaklıkları başka dillerinin kelimelerinden oluşmuş bir zindana atılmış ve idam masasına götürülüyor.



       Yine başımı kaldırıyorum.Yabancı memleketteyim galiba diyorum.Sonra araya sıkışmış Türkçe bir tabela görüyorum.Burası benim ülkem Türkiye.Dili Türkçe olan Türkiye,Türkçe’nin yüzyıllarca özgürce koştuğu Türkiye…



       Bazen bir çığlık atıp bağırasım geliyor.Bırakın artık Türkçeme kıyan şu silahlarınızı.Atmayın artık ana sütü gibi ak olan dilimin içine o kömür parçalarını.Bırakın da gelecekler,gelecek nesiller dupduru bir dille karşılaşsınlar.Bırakın doğacak bebekler ninnilerdeki o anne sesi gibi şefkat dolu Türkçe’yi duysunlar.Tekerlemelerdeki o kıvrak dille devam etsinler oyun oynamaya.Kavga ederlerse eğer sokakta, manilerdeki gibi beyaz bir dille atışsınlar.Eğer girerse oyunlarına başka kelimeler bırakıversinler kenara.Oyun sırasında heyecanlanırlarsa halk hikayelerindeki şiirler gibi konuşsunlar,kalpleri onun diliyle atsın.Masallardaki ‘’Bir varmış bir yokmuş…’’ diye başlayan kısım gibi dikkatlerini çeksin oyun ebesinin berrak Türkçe ile söyledikleri.Nasrettin Hoca’nın fıkrasının diliyle gülümsesinler.Düştüklerinde Mecnun’un Leyla için ağladığı dilde ağlasınlar.



        Bırakın onlar Türkçe’yi hissetsinler,Türkçe’yi duysunlar,Türkçe’yi konuşsunlar.



cript type="text/javascript">
/*if(typeof mynetEmailUsers == "string"){
im_online.online_users();
var rbody = 1;
}*/
jQuery('a[href^=mailto]')
.attr('onclick','')
.click(function(){
parent.openComposeTab('&send_to='+jQuery(this).html());
return false;
});
 

Etiketler:
Bu yazi toplam 3166 defa okundu
Yazarın Diğer Yazıları
YAZARLAR