Kültür, bir milleti millet yapan manevi unsurları kapsar.Kültür ; dil edebiyat,müzik,gelenek,görenek,din,ahlak düzeni,yemek,giyim,kuşam,aile hayatı gibi bir çok yapıyı içinde tutan hazine sandığıdır.O milletin tarihin tozlu sayfalarına gömülmemesi için hazinesini çok iyi bir şekilde muhafaza etmesi gerekmektedir.Yabancı eller o hazineden çalmaya başlayıp yerine değersiz ya da kendi değerlerine uygun bir şeyler koymaya başlarlarsa,gelecek nesiller içi boş bir sandıkla karşılaşacaklar.Bizim kültürümüz ise bize çok büyük bir ecdat tarafından emanet edilmiştir.Emanete hıyanet etmek bizde yoktur.
Ne yazık ki kültürümüzün üzerinde keneler var.Öyle keneler ki asırların biriktirdiği,milletimize can veren geleneklerimizin üzerine yapıştı ve kanımızı emiyor.Artık eskide olduğu gibi meydan savaşları kalmadı.O sebeple büyük güce sahip ülkeler elde etmek ,sömürmek istedikleri ülkelerin kültürlerini ele geçirip,onu bozarak o milleti yok etmek yoluna gidiyorlar.Bizi de öz benliğinden soyutlaşmış bir millet haline getirmek istiyorlar.Küresel bir köy haline gelen dünyada sanki aynı fabrikadan çıkmış tek tip insan modeli oluşturulmaya çalışılıyor.Buna ulaşabilmek için toplumun kültürünü moda,marka,teknoloji gibi unsurlarla bozuyorlar.Moda ve marka geçler için yıkıcı bir süreçtir.Bunlar artık insanlar için en ön planda gelir oldu.Tabi moda programları bunların albenisini artırıp bir de üzerine yıldız koydu.Televizyon kanallarında Türk töresine uymayan,Türk aile yapısına aykırı onlarca dizi çekildi.Tarihimizin büyükleri tarihten bihaber kişilerin elinde reyting uğruna harcandı ve ne yazık ki biz bunları milletçe seyrettik.Hem de tüm aile birlikte oturup…Zaten romanlarımızı,tarihimizi dizilerde izliyoruz ne gerek var okumaya değil mi?
Milli değerler tavan arasına çoktan kaldırıldı bile.Kültürün belki de en önemli kolu olan dilimizi katlediyoruz.Yabancı dildeki tabelaların kullanımı,başka dillere özentilik aldı başını gidiyor.Yetişebilene aşk olsun.Biz böyle yaparak kültürümüzü sömürenlerin tatlısının üzerine kendi ellerimizle kaymak koyuyoruz.Kendi musikimizi küçük görüyoruz ama başka milletlerin müzik sanatçıları baş üstünde dolaştırılıyor.Edebiyatın,bilimin,sanatın doğduğu,büyüdüğü yer hep batı olarak görülüyor,Kendi eserlerimizi okumak şöyle dursun tanımıyoruz bile.Türkçe’nin konuşulduğu ülkelerle,kardeşlerimizle aramıza kalın surlar örüldü.O surları aşamıyoruz.O surları aşabilecek Fatihleri bir de o burçlara Türkçe’nin sancağını dikecek Ulubatlıları bekliyoruz.Umutla…Şahane mutfağımız başka mutfakların işgali altında,yemeklerimizin çoğu unutuldu.Hamburgerler,cipsler yenilir, kola içilir oldu şimdi.Ahlak yerlerde.Kimsenin kimseye güveni kalmadı.İnsanlar artık komşusunu,akrabasını,milletini değil sadece kendini düşünür hale geldi.Nerede Türk ahlakı,neredeTürk geleneği,nerede musikimiz,nerede mutfağımız,nerede dilimiz?
Nasıl bir fırtınadır o milli varlığımızı oluşturan varlıkları yakıp,yıkıp götürdü?Sağır mıydık,kör müydük ki olanları duymadık,görmedik,hissetmedik.Gelecek nesillerin geleceği için endişe duymamız gerekiyor artık.
Geleneklerin Türk milleti için ne kadar önemli olduğunu biz ilk olarak Göktürk Kitabeleri’nde görüyoruz.
‘’Öyle kazanılmış,öyle düzene sokulmuş ilimiz,töremiz vardı.Türk,Oğuz beyleri,milleti işit :Üstte gök basmasa,altta yer delinmese,Türk milleti ilini ve töreni kim bozabilecekti.Titre ve kendine dön!’’
Atalarımızın izleri dünyanın çoğu yerinde bir mıh gibi çakılı duruyor.Atlarının ayak bastıkları her yer kültürümüzü götürmüşler,gittikleri o yerlerde halkın inancına,değerlerine hiç zarar vermeden hem de.Biraz vicdan muhasebesi yapmamız gerekiyor.Nasıl bir dedenin nasıl torunuyum diye.Bizi yüzyıllarca hoşgörünün,sanatın,bilimin efendisi yapan benliğe ne zaman dönüş yapacağız acaba?Ne zaman bizden sonraki nesilleri düşüneceğiz?Ne zaman bizi biz yapan dilimizin,edebiyatımızın,geleneğimizin,kültürümüzün farkına varacağız?
Yoksa bu değerler tavan arasına değil de çöp kutusuna mı bırakıldı?
